Depremin Çocuk Psikoloji Üzerindeki Etkisi Nedir? Deprem Sonrası Çocuklara Nasıl Yaklaşılmalıdır?

Deprem; gerçeklik algısı gelişmiş, dış dünyanın daha farkında olan yetişkinler için büyük bir travma olmakla birlikte küçük yaşta, henüz dış dünya algısı tam olarak gelişmemiş, tam olarak farkındalık kazanmamış çocuklarda da gelecek yaşamlarını da etkileyebilecek ölçüde travma oluşturabilecek bir gerçektir. Bu anlamda depreme maruz kalan çocuklara karşı olan yaklaşımlarımız önem arz etmektedir.

Bu yazımızda da depremin etkilerini çocukluk dönemlerine ayırarak incelemekle beraber "deprem sonrası çocuklara nasıl yaklaşılmalıdır?" sorusuna cevap arayacağız.


Depremin Çocuk Psikolojisi Üzerindeki Etkisi

Deprem; aniden, hazırlıksız olarak gelen bir afet olduğu için çocukların genelinde ve aynı zamanda yetişkinlerde de öncelikli duygu çaresizlik olmaktadır. Daha sonrasında ebeveyninden ayrılma durumu bulunan çocuklarda endişe, kaygı, depremin yinelenme durumuna bağlı olarak ebeveynine ulaşamayacağı korkuları oluşabilir.

Yapılan araştırmalara göre afet öncesinde ve sonrasında ailenin afet hakkındaki davranışlarının, duygu durumunun çocuklarda benzer olarak görüldüğü ortaya çıkmıştır. Bu anlamda ailenin davranışları, duygu halleri çocukların depreme verecekleri tepkide çok önemlidir.

Bunun yanında çocukların depreme verdikleri tepki yaşlarına bağlı olarak da değişmektedir. 

Bebeklik Dönemi(0-1 yaş)

Bebeklik döneminde olan çocuklarla travmaya bağlı iletişim kurmak elbette güçtür. Ancak bu dönemdeki bebekler de travmaya bağlı bazı tepkiler gösterirler. Bunlar arasında:

  • Bir telaş ve heyecan durumu halinde olmak
  • Bu dönem içerisinde göstermesi gereken bazı temel davranışları(uyku vb) gerçekleştirememek.
  • Bir sonraki döneme geçişte göstermeleri gereken tepkileri(sosyal ilişki kurmak vb) gösterememek.
İlk Çocukluk Dönemi(2-5 yaş)

Çok küçük yaşta olan bu dönemdeki çocukların hayat akışları genel olarak belli, sabit, bağlanma gerçekleştirebilecekleri ebeveynleriyle birlikte sürmektedir. Bu durağanlık onlara güven verir. Ancak deprem gibi ani gelişen doğal afetler bu güvenli alana zarar verir. 

Buna bağlı olarak çocukta henüz yetişkinlerdeki düzeyde bir kelime haznesi gelişmediği için duygularını ifade edecek kelimeleri bulamazlar. Bu sebeple daha çok sözel olmayan tepkiler gösterirler. Bunlardan bazıları:Ağlama, sızlanma, bağırma, ebeveyne aşırı bağlanma, korkma, hareketsiz bir şekilde titreme gibi davranışlardır.

Bunların yanında çocuklarda, kendi yaşından daha küçük yaşlardaki çocuklar gibi davranma davranışı olan gerileme davranışları da görülebilir. Bunlardan bazılarıysa; altını ıslatma, yalnız kalmaktan ve karanlıktan korkma, ışık olmadan uyuyamama, yabancılardan ve kalabalıktan korkma, giyinme ve yemek yeme sırasında yardım isteme, konuşma zorlukları gibi davranışlardır.

Son Çocukluk Dönemi(6-11 yaş)

Bu dönemdeki çocuklarda yaygın olarak kaygı görülmekle beraber, gerçeklik algıları diğer yaşlardaki çocuklara göre daha gelişmiş olduğu için yakınlarının hatta toplumun başına gelebilecek tehlikelerin de farkına varabilirler.

Bu dönemdeki çocuklar, tekrar aynı olayın yaşanma ihtimali olduğunun bilincinde olduklarından ailelerinden ayrı kalmaktan korkabilirler. Bununla beraber ebeveynlerinin depreme karşı gösterdikleri zayıflıkları da fark edebilirler ve bu durum, ebeveynlerine duydukları güveni sarsabilir.

Bu dönemdeki bazı çocuklarda ebeveynlerini üzmemek için duygularını saklama görülebileceği gibi altını ıslatma, ışık olmadan uyuyamama, karanlıktan korkma, uyku bozuklukları gibi alt yaşlarda görülen durumlar da görülebilir.

Deprem afeti ani ve beklenmedik bir şekilde geldiği için bu dönem çocukları geleceğe karşı belirsizlik hissi yaşayıp kontrolsüz davranışlar sergileyebilirler. Yine buna bağlı okula gitmek istememe, okulda huzursuzluk çıkartma, kavga etme, konsantre eksiklikleri görülebilir.

Bu dönemde deprem olayını yaşayan çocuklarda doğa üstü bazı şeylerden bahsetme de görülebilir. Örneğin; "Babamın ruhu geldi, onunla konuştum." gibi cümleler duyulabilir.



Deprem Sonrası Çocuklara Nasıl Yaklaşılmalıdır?

Bu konuda çocukların yaş aralığında bulundukları döneme göre hareket etmek en doğru olandır. İlk ve son çocukluk dönemi birbirine benzerken bebeklik dönemi onlardan daha net bir şekilde ayrılır. 

Bebeklik dönemi henüz iletişimin tam olarak gelişmediği, çocuğun kendini ifade edemediği bir dönemdir ve bu dönemdeki temel duygu güvendir. Bebek, her ne kadar tam bir bilinç halinde olamasa da duygusal anlamda yaşanan stresi hissedebilmektedir. Buna bağlı olarak da deprem anını yaşayan bir bebek, güven duygusundan uzak kalacağı için yoğun stres halinde olabilir ve yukarıda bahsettiğimiz tepkileri gösterebilir. 

Bu noktada bebekle sağlıklı bağ kurmak, yanında olduğumuzu hissettirmek, temel ihtiyaçlarını zamanında ve yeterli ölçüde karşılamak, güvenli bir ortam oluşturmak bebek için yapılabilecekler arasındadır. 

Diğer dönemlerdeki çocuklar için yapılacaklardan bazılarıysa şöyledir:

  • İlk ve son çocukluk döneminde bulunan çocuklara, olan bitenin daha çok farkında olabildikleri için, yaşanan afet hakkında korkutucu ve travmatize edici olmamak koşuluyla bilgilendirmelerde bulunulabilir.
  • Ailece daha çok bir arada kalınması sağlanabilir.
  • Çocuğun televizyon ve diğer kitle iletişim araçlarına kısıt koyulup korkutucu ve yoğun duygusal içerik bulunan haberler ve içeriklerden uzak kalması sağlanmalıdır.
  • Çocuğun fizyolojik ihtiyaçları mümkün olduğunca zamanında, hatta mümkünse eski düzenine döndürülerek sağlanmalıdır. Bu durum, çocuğun kendisini güvende hissetmesini sağlayabilir.

  • Afetle ilgili tartışmaların çocuğun yanında yapılmaması sağlanmalıdır.
  • Çocuğun duygularını bastırmasının önüne geçmek adına çocuğun duyguları ve düşünceleri yargılanmadan dinlenmelidir.
  • Konuşmak istemeyen ya da duygularını ifade edemeyen çocuklara duygularını ifade edebilecekleri hikaye yazdırılabilir, oyun oynatılabilir ya da resim yaptırılabilir. Resim yaparken ne hissettiklerini resmetmeleri istenebilir.
  • Çocuklara depremde hissettikleri duygular ya da düşünceler, tekrar aynı olayın yaşanmasından korkup korkmadığı hakkında sorular sorulabilir. Kendisini güvende hissetmesi için neler yapılabileceği gibi sorular da sorulabilir.
  • Çocuk sorulara cevap vermek, duygularını ya da düşüncelerini ifade etmek istemiyorsa asla zorlanmamalıdır.
  • Yaşanan olaydan sonra meydana gelen olumlu gelişmeler çocuğa anlatılmalıdır. Örneğin; "Depremde zarar görenler oldu ancak birçok kişi de zarar görmedi, yaralananlar hızlı bir şekilde iyileşiyor." gibi.
  • Depremde yaşanan kahramanlık hikayeleri çocuğa anlatılabilir, çocuğun ailesini koruma, onlara yardım etme girişimleri pekiştirilebilir. Dünyadan birçok insanın onlara yardım için yaptıkları anlatılıp gösterilebilir.
  • Çocuğa güven vermek adına "bir daha asla olmayacak" gibi kesin ifadeler kullanılmamalıdır.
  • Çocuğun gerileme(yaşından küçük davranışlar sergileme) davranışları eleştirilmemelidir.
  • Çocuğa güven vermek adına yapılacaklardan bir tanesi de, bir daha böyle bir durum yaşanırsa nasıl davranması, nereye gitmesi, kimi araması gerektiğinin öğretilmesidir.
  • Çocuğa her zaman yanında taşıyacağı, içinde önemli isim, numara ve adreslerin bulunduğu bir cüzdan temin edilebilir ve ne olursa olsun daima onunla ilgilenecek birilerinin bulunacağı söylenebilir.
Tüm bunlara rağmen bazen ailenin sunacağı destek çocuk için yeterli olmayabilir. Bu noktada aşağıda bahsedeceğimiz maddelerden bazılarının çocukta 4-6 hafta süreyle görülmesi halinde profesyonel yardıma başvurulmalıdır:


  • Uyku durumundaki değişiklikler(Çok fazla ya da çok az uyku)
  • Kabus görme
  • Yeme durumundaki değişiklikler(Çok fazla ya da çok az yemek yeme)
  • Karın ağrısı, bağırsak sorunları
  • Sürekli ağlama
  • Şiddetli yorgunluk
  • Konsantrasyon kaybı
  • Önceden sevdiği şeylere karşı ilgi kaybı
  • Umutsuz hissetme
  • Yoğun şekilde ayrılık kaygısı
Yaşadığımız afete maruz kalan hiçbir çocuğun zihninde silinmeyecek travmalar oluşmaması dileğiyle..

Kaynakça

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/16856







You Might Also Like

0 comments