Sınırlarını Zorlamak ve Stres Arasındaki Fark / Sınırlarından Özgürleşmenin 5 Yolu

Baştan belirtmeliyim ki bazen yapmak istemediğimiz, bize uygun olmayan eylemleri, belli sebeplerden dolayı yapmak zorunda kalabiliriz ve bu bir stres faktörüdür. Ancak bu yazımda üzerinde durmak istediğim bu kısımda olanlar değil, daha çok bir şeyi yapmak isteyip de kendinde yeterli gücü, isteği, azmi ve iradeyi bulamayanlar olacak. Yazıyı bu bakış açısıyla okumanızı öneririm.

Bir şeyler yapmak isteyen ancak kendinde yeterli gücü bulamayan ve bunalım içine girenler için: Sizi yoran ve bıktıran şey sınırlarınızı zorlamak mı yoksa başaramayacağınıza olan inancınızdan dolayı kendinizi strese sokmanız mı? 

Çoğu zaman bir şeyleri yapmak ve başarmak isteriz ancak o şey zor geldiği için ve biz kendimizin o şey karşısında yeterli iradeye, azme ve güce sahip olduğumuza inanmadığımız için kendimizi strese altında hissederiz. Önümüzde aşılması ve sınırlarımızı zorlamamız gereken bir iş vardır ancak bizim sınırlarımızı zorlayabileceğimize ve o işin üstesinden gelecek güce sahip olduğumuza olan inancımız yok denecek kadar azdır. Halbuki o iş yalnızca zordur ve zorlanmamızı bekler, strese girmemizi değil.

Sınırları zorlamak yalnızca zorlanmaktır, stres faktörü değildir!



Stres, kelime anlamı olarak ruhsal gerilim; zorlanmak ise güçlük çekmek anlamlarına gelir. Dolayısıyla bu iki durum birbirinden oldukça farklıdır. Ancak 
 genellikle biz bir işte zorlandığımızda strese girdiğimizi de düşünürüz çünkü o işi başaracağımıza olan inancımız oldukça düşüktür.

İnsan zorlandığında değil, zorlandığı şeyi başaracağına inanmadığında strese girer!

Neleri başarabileceğimizi görmek için başarabileceğimize olan inancımız yanında o şeyi denemek ve üzerine gidip sınırlarımızı zorlamak gerekir. Başta da söylediğim gibi zorlanmak, strese girmek demek değildir. Zorlanmak; gücünü sonuna kadar kullanmak, konfor alanından çıkmak, belli bir irade göstermektir. Evet bazı şeyleri başarmak için zorlanmak, irade göstermek gerekir ve bu da birçok alışkanlığınızdan feragat etmenizi ve yeni bir düzene ayak uydurmanızı gerektirdiği için mutluluk hormonunuzda kısa vadeli bir düşüşe sebep olabilir ancak başarmak istediğiniz şeye yaklaşmaya başladığınızı ve gücünüzün sandığınızdan çok daha fazla olduğunu fark ettiğinizde önceki halinizden çok daha fazla mutluluk hormonu salgılıyor olacaksınız. 

Kendinize bir sorun: İstediğiniz kişi olmak için kendinizi hiç zorlamadığınız, tamamen içgüdüsel bir şekilde yaşamınızı sürdürdüğünüz halinizde gerçekten mutlu musunuz? İçten içe başarmak istediğiniz şeyin hayalini kurarken o şey için hiç zorlanmadan, tamamen keyfi aktivitelerde bulunmak, sınırlarınızı zorlayıp irade göstermekten daha mı mutluluk verici? İstediğiniz şey için belli bir irade göstermek zor evet, belki bir nebze de huzursuz edici olabilir ancak emin olun hiçbir şey yapmadığınız haliniz kadar huzursuz edici değildir! İrade gösterirken ve zorlanırken huzursuz hissetseniz de başarabildiğinizi gördükçe ve istediğiniz noktaya yaklaştıkça çektiğiniz zorluktan dahi keyif almaya başlayacaksınız ve mutluluk hormonunuz çok daha sağlıklı bir seviyeye ulaşacak. 




Strese girmeden kendini zorlamanın bir önemli adımı da uzun vadede bir seferlik plan yapıp sonrasında anın gerektirdiği işlere odaklanarak uzun vadeyi sürekli olarak düşünmeden çalışmaktır. Çoğu kez bir işe giriştiğimizde, onun ne kadar süreceğine, ne zorlukta olduğuna, uzun vadede neler yapacağımıza o kadar çok odaklanırız ki o iş artık zihnimizde bitmek bilmeyen ve bizde stres oluşturan bir unsura dönüşür. Bu da o işten uzaklaşmamıza ve kendimizi zorlamak istemememize neden olur. Ancak hayattaki çoğu şey uzun vadelidir aslında. Her gün uyuruz, uyanırız, kahvaltı yaparız vb.. Fakat bunlar bizi çok fazla zorlayan eylemler olmadığı için onların süreklilikleri hakkında oturup düşünerek kendimizi sabote etmeyiz. Bunu daha çok zor eylemler için yaparız. 

Şöyle düşünün: Zorlandığınız her neyse, ne kadar uzun süreli olursa olsun bir gün ya sonlanacak ya da siz bu süreçte o kadar güçleneceksiniz ki artık o şey sizin için zor olmaktan çıkacak! 

Şimdi tüm maddeleri daha akılda kalıcı ve zihnimizin anlamlandıracağı şekilde tek tek sıralayalım:

1)Kendine İnan ve Dene

Söylediğim gibi çoğu şeyi aslında başaramayacağımızdan değil, başaramayacağımıza olan inancımızdan dolayı yapamayız ya da yapmak istemeyiz. Burada kendimizden çok büyüdüğümüz ortam ve bize kendimiz hakkında öğretilenler ön plandadır. Bu zinciri kırmak için aşağıya eklediğim makalemize göz atabilirsin:

Kendimize olan inancımızın yanında başaramayacağımızı düşündüğümüz şeyi birkaç kez denemek ve üzerine gitmek gerektiğine inanıyorum. Çünkü denemeden başarıp başaramayacağınızı hiçbir zaman bilemeyeceksiniz. 

Bir karınca hiç denememiş olsaydı, kendinden 50 kat daha ağır bir şeyi taşıyabilecek olduğunu hiçbir zaman bilemeyecekti!



Kendi yaşamımdan bir örnek verecek olursam:
Uzun zamandır yapmayı çok istediğim ancak yüksek nabızlı bir spor dalı olduğu için asla başaramayacağıma inandığım kick boksu hayatıma alma sürecimden bahsetmek istiyorum biraz. Dediğim gibi kick boks, yüksek nabızlı bir spor dalı olduğundan dolayı her ne kadar yapmayı çok istesem de bir nebze mesafeliydim. Ancak sonra neden denemiyorum, denemeden başarıp başaramayacağımı nasıl bilebilirim ki dedim ve başladım. İlk ders çok fazla zorlandım; başım döndü, kusma hissi geldi, dişlerimin uyuştuğunu hissettim. Antrenörüm kondisyonum olmadığı için yaşadıklarımın çok normal olduğunu ve birkaç ders sonra bu belirtileri yaşamayacağımı söyledi. Bunları yaşamış olduğum için pes edebilirdim, fenalaştım deyip kendimi bırakabilirdim ancak yaşadıklarım bu spora başlayan herkesin ilk etapta yaşadığı şeylerdi ve pes etmemeliydim. İnanır mısınız ikinci dersten itibaren yaşadığım o yoğun baygınlık hissini bir daha yaşamadım ve şuan her ne kadar her ders çok fazla zorlansam ve yorulsam da başarabildiğimi gördüğüm için her defasında üstüne gidiyorum. Dahası bu tempoya alışıyorum. Artık spor hayatımda her defasında çok fazla yapmak isteyip başaracağıma inancım olmadığı için kendimi geri çekip yapmadığım ve yapmadığımdan dolayı içimde çok fazla stresini yaşadığım bir unsur halinden çıkıp, zorlansam da gücümün hala var olduğunu ve her seferinde daha fazla güçlendiğimi görerek motivasyonumun çok fazla arttıran, bununla beraber dopaminimi de muazzam ölçüde dengeleyen bir eylem haline geldi. Peki bu nasıl oldu? Cevap: Bir kez olsun deneyip pes etmeyerek! 

Unutmayın, hepimizin içinde küçük bir karınca mevcut :)

2)Tek Seferlik Uzun Vadeli Plan Yap ve Sonrasında Âna Odaklan

Uzun vadeli planlar yapılacak eylemlerin önem derecesini, sırasını belirlememiz ve önümüzü görmemiz, bunun yanında zihnimizdekileri bir düzene sokmamız açısından önemlidir. Ancak her eylemimizde uzun vadeli düşünmek bizleri o eylemi yapmaktan uzaklaştırır. Bir eyleme gün içinde kısıtlı bir vakit ayırmakla o eylemi 1-2 ya da daha fazla yıl yapacağını düşünmek mental açıdan kişide çok farklı etkiler oluşturur. Örneğin; 1 yıllık bir ders çalışma periyodunuz olsun. Bir sınava hazırlandığınızı varsayalım. Uzun vadede 1 yıllık bir çalışma planı hazırlamış olun. Daha sonra haftalık çalışma planları hazırlayın. Sonrasındaysa yalnızca gün içinde yapacaklarınıza odaklandığınızı ve uzun vadedeki planınızı düşünmeden o an içinde kaldığınızı düşünün. Sizce yalnızca o andaki işe odaklanmak mı daha motive edici olurdu yoksa her dersin başına oturduğunuzda 1 yıllık süreci zihninizde canlandırmak mı? 

Uzun vadede sürekli olarak düşünmek, anlık ve güç yetirilebilir eylemleri zihninizde; uzun süreli, yorucu ve güç yetirilemez hale getirir! 

Ben anda kalamıyorum, zihnimi susturamıyorum diyorsanız; gün içinde anda kalma ve meditasyon çalışmaları yapmanızı öneririm. Bu çalışmalar zamanla  size güç görünen eylemler esnasında da anda kalabilmenizi ve zihninizden özgürleşmenizi sağlayacaktır.



3)Sınırlarını Zorlamanın Stres Unsuruyla Aynı Şey Olmadığını Hatırla

Yukarıda bu konudan uzunca bahsettiğim için madde olarak yazıp geçiyorum :)

4)Sabret

Tüm bu saydıklarımın bir anda senin mevcut yazılımına yüklenmesini bekleme! Güzel şeyler zaman alır unutma! Bazen çok zorlanacaksın, bazen verim alamayacaksın, bazen kendinde bir gelişme göremeyeceksin hatta bazen ileri gitmek yerine gerileyeceksin. Bunlar hayatın doğal akışıdır ve değiştiremezsin. Böyle zamanlarda vazgeçme, dinlen, nefes al, kendine vakit ayır ama pes etme! Hayat bir döngü halinde ilerler. Kötü halin ardından iyi hal, daha sonra tekrar kötü haller gelir ve tekrar iyi hal... Bu böyle devam eder. Bu sebeple kötü hislere kapıldığında geçeceğini hatırla ve sabret. 

5)Başarını Kutla

Şu anda bu yazıyı okuyor olduğun için dahi kendini kutla! Çoğu insan zorluğa katlanmak, düşünmek, sorgulamak, keşfetmek, öğrenmek yerine olduğu haliyle yaşamına devam etmeyi tercih ederken sen kendin için, farkındalığını arttırmak için bir adım attın ve bu yazıyı şu ana kadar okudun. Bu demek oluyor ki sen olduğun halinle kalmak değil, olduğun halinin ötesine geçmek, asıl seni tanımak istiyorsun ve bunun için bir çaban var. Seni kutluyorum :) 
Kendini her başarının, her zorluğa katlanmanın, her sınırlarından özgürleşmenin ardından kutla. Hiçbir başarını küçümseme. 

Ve unutma!

Başarı, yaşamda toplumun ve kültürün başarı  olarak kabul ettiklerinden ibaret değildir! Sen kendini nerede, ne hal ve durumda mutlu ve huzurlu hissediyorsan başarı oradadır.

Sevgiler



You Might Also Like

0 comments